Medyumlar Denizli - Cifir İlmi
Bir
harf ilmi olan Ebced/cifr, yalnızca İslam medeniyetinde kullanılmış
değildir. Tarih, Keldaniler, Asurlular, Babiller, Mısırlılar ve hatta
Yahudiler ve Hıristiyanlar arasındaki ilim ehli, çeşitli metotlar
kullanarak varlığın durumu, kainatın sonu, toplumların ve devletlerin
akıbeti gibi konularda yorum yaptıkları tesbitini yapar. Cürhümi
alfabesi temeline dayanan Arapça harfler diğer Sami dillerinden farklı
olarak sıralanmaktadır. Bu sıra Hz. İsmail (a.s.) zamanında ilk kez
Arapça`ya uygulanmıştır. Yahudi mistik hareketi Kabala ve
Tevrat/Zohar`da harflerin sırlarına dayanan bir ilimden söz edilir.
Yaygın kanaate göre Kabalistlerin en önemli kitaplarından biri olan
Sefer Yezirah, Hz. Musa`nın Tur-u Sina`da yakınlarına öğrettiği `ilm-i
esrar`dan oluşmuştur. Ki, Hz. Musa (as) Hz. Hızır (as) arasında geçen
macerada da Kur`an dilinde anlatılır. Buna göre, `İlahi kelime` olan
maddi varlıklar arasındaki münasebetlerin, uyum ve zıtlıkların hepsi
İbranice`nin yirmi iki harfi arasında da mevcuttur. İlk filozoflarından
meşhur matematikçi filozof Pisagor, varlıklarla sayılar ve geometrik
şekiller arasında kesin ilişkiler bulunduğuna inanıyordu.1 Bu
araştırmaların sonunda Luğaz, Muamma, Remil, Fal, Cifr, Vefk, Azayim ve
Nucum, İlm-i Huruf`un şubeleri sayılmıştır.2 Buna benzer inançlar eski
Hind`de, Yunan`da, Mısır`da, Musevilik ve Hıristiyanlıkta da mevcuttur.
Hindulara göre sayılarla harfler arasında bir münasebet vardır. Üç,
yedi, on ve kırk rakamları kutsal olduğu gibi, her sayı bir şeye işaret
eder. Mesela Pythagorasçılar, alemin aslının sayı olduğunu ve eşyanın da
bundan meydana geldiğini ileri sürerler. Eşyanın aslı sayı olduğuna
binaen, sayının aslı da bir`dir. Bu bir, bir`e tatbik edilirse nokta
olur. Noktaların hareketi çizgiyi, çizginin hareketi sathı, satıh da
cismi meydana getirir. Bundan da his, idrak ve akıl çıkar.3
Hristiyanlıkta bunun bir başka örneğini görürüz. Ahd-i Cedid Vahy-i
Yuhanna, 1. Bab, 8 ve XX. Bab, 6`da ilk harf `elif` ve son harf olan
`ye`nin iptida ve intihaya, yani başlangıç ve sona delalet ettiği
bildiriliyor. Ayrıca Musevilerin Yunan felsefesi`ne dayanan Kabalizm`i
Tevrat ve Zebur`un zahiri manasıyla iktifa etmeyerek, kutsal kitabın
harflerinden gizli manalar çıkarmaya uğraşmaktır.4 Eski Yunan
medeniyetinde sayılarla kainatın düzeni arasında ilişkiler kuran
görüşlere rastlandığı gibi, Ortadoğu medeniyetlerinde özellikle Yahudi
ve Hıristiyan medeniyetlerinde, Asur, Babil ve Mısır`da da sayısal düzen
ile alem arasında ilişkiler kuran sistemler mevcuttu. Ebced; İbranice
ve Aramice`nin etkisiyle Nabatice`den Arapça`ya geçti. Arap
alfabesindeki harflerin sayısal karşılığının İbranice ve Aramice`nin
harfleriyle aynı değerde olması, bu bilgiyi güçlendirmektedir.5 Cifir
ilminin Peygamberimizin (asm) irşadı, talimi ve dersiyle Hz. Ali`nin
(ra) rivayet ettiği; Hz. Cafer-i Sadık`ın da onu genişçe düzenleyerek
prensip altına aldığı biliniyor. Batıni/metafizik bir ilim olan `Cifr`
ile ilgili olan sayı sembolizminin Hz. Ali (k.s.) tarafından kodlandığı
söylenir.6 Dipnotlar: 1. Rıfkı Melul Meriç, Hurufilik, s. 2.; 2.
Keşfu`z-Zunun, I. 650-651; Mevzuattu`l-Ulum, I, 130-136, 389-399.;
3-Felsefe Tarihi, s. 22-23.; 4. Hilmi Ziva Ülken, İslam Feisefesi,
s.24-25.; 5. Mustafa Uzun, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,
`ebced` maddesi, c: 10, s. 70; 6. S. Hüseyin Nasr, İslam ve İlim,
İstanbul 1988, Çev: İlhan Kutluer, s.77. 10.07.2006
kulanılan sahalar
Harf
ilmi çok eski tarihlere kadar uzanan; Ebced de henüz Kur ân
indirilmeden önce kullanımı yaygın olan bir sistemdir. Başta tarihî
olayları tesbit ve kayıtta önemli rol oynamıştır. Özellikle Arap
tarihinde geçen tüm olaylar, harflere rakam değeri verilerek yazılır ve
böylece her olayın tarihi de kayda geçilmiş olurdu.
Ebced
sistemi İslâm dünyasında özellikle tasavvuf, edebiyat, astronomi,
astroloji, edebiyat ve mimarî alanlarıyla, cifr ilmine ait konuları da
içine alan geniş bir çerçevede kullanılmıştır. Günlük ihtiyaçlarda, isim
sembolü olarak (özellikle tasavvuf edebiyatında bu kullanım oldukça
yaygındı), kitap ve makalelerde, resmî kayıtlarda sıklıkla
kullanılmıştır. Tasavvuf ve dinî ilimlerde, Kelime-i Tevhid veya Esmâ-i
Hüsnâ dan bir ismin kaç adet zikredileceği Ebced tablosuna göre tayin
edilir. Kur ân tefsirlerinde ve hatta Kadir Gecesinin tesbitinde de
Ebced sistemine baş vurulmuştur.
Özellikle
Kur ân-ı Kerim ve hadislerden yapılan çalışmalarla geçmiş ve gelecek
olaylara ait tahminler yapılmıştır. Meselâ, en çok bilinen İstanbul un
Fethinin beldetün tayyibetün... cümlesinden
çıkartılması gibi.1 Elmalılı M. Hamdi Yazır da, tefsirinde Molla Câmi
den naklederek Sebe Sûresinin on beşinci âyetindeki Beldetün Tayyibetün (iyi
bir belde) ifadesi ile İstanbul un fethinin kastedildiğini ve İstanbul
un fetih tarihinin (857 H. yılının) bu cümlenin ebcedi ile haber
verildiğini yazmaktadır.2
Şâir Fuzûli, Kanunî Sultan Süleyman ın Bağdat ı fetih tarihi olan 941 H. yılı için; Geldi burc-i evliyaya padişah-ı namdâr mısraını tarih düşmüştür. Yine Sultan Abdülmecid in saltanata geçişine de Bir iki delik Abdülmecid oldu Melik mısrası ile tarih düşmüşlerdir.
Ebcedin
mimarî alanda kullanılmasına Süleymaniye Camii nden bir örnek
verilebilir: Caminin zemininden kubbe üzengi seviyesi 45 arşın
etmektedir. Bunun ebcedi karşılığı âdem kelimesine denk gelmektedir. Kubbe aleminin seviyesi ise 66 arşındır. Bu ise Allah lâfzını
karşılamaktadır.3 Böylece, ebced hesap metodu cifr ilmini de içine
alacak ölçüde geniş bir alanda kullanılmış ve kültürel bir unsur haline
gelmiştir.
Cifr
metotları ise; Arapça harfler başta şemsî-kamerî olmak üzere ikiye;
mesrurî-mebrurî-melfuzî olmak üzere üçe bölünür. Veya yirmi sekiz harf
ebceddeki sıraya göre ilk yedisi ateş, ikinci yedisi hava, üçüncüsü su,
dördüncüsü de toprak karakterli olmak üzere dört gruba ayrılır.
Harflerdeki tasarrufun sırrı, teşkil edilen tertipteki mizaca bağlanır,
yahut harflere ve yine ebced sıralamasına göre sayısal değerler
verilerek harfler ve sayılar arasındaki münasebetlerle bunlara tekabül
eden remizlerden oluşan bir yol takip edilir. Bu sonuncu metoda cefr-i mutavassıt denilir.4
Bu
hesap yöntemi, çok eski tarihlere kadar uzanan ve daha henüz Kur ân
indirilmeden önce kullanımı çok yaygın olan bir yazım şeklidir. Arap
tarihinde geçen tüm olaylar, harflere rakam değeri verilerek yazılır ve
böylece her olayın tarihi de kayda geçilmiş olurdu. Bu tarihler, her
kullanılan harfin özel rakam değerlerinin toplanmasıyla elde ediliyordu.
Cifir
ve dolayısıyla ebced ilmi, sair semâvî dinlerde ve kültürlerde de
kullanıldığı için, Kur ân elbette onu da içine alır. Bu açılardan
bakıldığında da Kur ân mu cizedir.