Fizik ötesi Dünyalara Açılan Kapılar
Written By Bilal Hoca on 18 Ağustos 2014 Pazartesi | 15:30
Uzay demek “mekan” demektir ki, yıldızın kendi mekanını yutması fezanın en hayret verici olayı olarak bilinir. Üstelik orada zamanın “donarak” durması, Karadeliklerdeki tekilliğin en belirgin ve şaşırtıcı özelliklerinden birisi olarak kabul edilir. Düşünün ki, bir yıldız, kendini, kendi ışığını, kendi hacim, yer ve zamanını yutmakta, bambaşka bir keyfiyete bürünmektedir. Yıldız kendini ve yuttuklarını belki de bir başka alana; karşımıza fizik ötesi farklı boyut ve evrenler bilimin gündemine girmiş demektir.
Bu fizik ötesi boyut ve uzayların Kur’an’da sözü edilen ahiret âlemleri olabilir mi? Karadeliklerde zamanın durması ya da farklı bir keyfiyete bürünmesi ebediyet kavramını hatıra getirmekte, sonsuz uzayları ya da ahiret ve gayp âlemlerini gündemimize sokmaktadır. Vakıa suresinin 75. ayetinde “yıldızların mevkileri ve yerleri” üzerine yemin edilir. Yıldızın kendisine değil “yıldız yerlerine” vurgu yapılması Karadeliklere işaret olabilir. Nitekim izleyen ayette “bunun ne büyük bir yemin olduğuna” dikkat çekilmesi de Karadeliklerin öteki dünyalara geçit veren “gök kapıları” ile ilgili olmasını hatıra getirmektedir. Karadelikler mukaddes kitaplarda sözü edilen ahiret âlemlerine açılan kapılar olması bir yana, bu keşifler, mevcut fizik yasalarının ördüğü “hapishane” ile sınırlı olmadığımızı ve kainatın sadece maddi dünyalardan ibaret kalmadığını gösteren örnekler olmaktadır.
Etiketler:
medyum